Efsaneye göre Apollon'un
oğlu olan Karya Kralı Miletos'un biri erkek biri kız
olmak üzere ikiz çocukları dünyaya gelir. Erkek olana
Kaunos, kız olana Byblis adi verilir. İkizler birbirini
çok sever. Byblis'in erkek kardeşine olan sevgisi o
kadar büyüktür ki, onu biran görmese huzuru kaçar.
Byblis'in bu sevgisi artik kardeş sevgisini asmaya
başlamıştır. Bir gün Byblis dayanamaz, kardeşine bir
mektup yazar ve sevgisini açıklar. Bu durumu öğrenen
Kaunos çok üzülür ve utanç duyar, en çıkar yolun kenti
terk etmek olduğuna karar verir ve yandaşlarından bir
grup ile beraber, bugün kalıntılarını gördüğümüz Kaunos
kentinin bulunduğu yere gelir. Ve burada bir kent
kurarak kente kendi adini verir. Byblis ise bir daha
ikiz kardeşini görememenin üzüntüsü ile çılgına döner,
onu aramak için dağlara doğru koşar, gözyaşları sel
gibidir. Kardeşini bulamayacağını anlayan Byblis,
hayatına son vermek ister ve yüksek bir kayanın
üzerinden kendini atar. Nympeler (Su Kaynağı
Tanrıçaları) ona acır ve Byblis'i bir pınara
dönüştürürler. Efsane bu ya, derler ki, Calbis Nehri (
Dalaman Çayı ) Byblis'in gözyaşlarından oluşmaktadır.
Kaunos antik kentinin kurulusu M.Ö. 10.yy kadar
dayanmaktadır. Kentte Profesör Cengiz Işık başkanlığında
arkeolojik kazılar devam etmekte. Araştırmalar sonucunda
Kaunos'ta Klasik, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine
ait kalıntılar bulunmuş.
Antik çağda önemli bir liman konumunda olan şehir,
Dalyan Deltasının oluşması nedeniyle bugün deniz
kıyısından uzaklaşmıştır. Antik çağın önemli
coğrafyacısı Strabon (Skylaks) "Kaunos kıyıdadır ve
Calbis yanında akar." demiştir. Kaunos coğrafi durumu
göz önüne alındığında Karye'nin güney kıyısında Rodos'un
karsısındadır. Çevresi, kuzeyde Menderes ovasına açılan
dağlarla, bati yönde ise denize bakan Kaya mezarları ve
vadileriyle Karye'nin öteki kısımlarından ayrılmış,
yüzünü doğuya ve güneydeki Likya'ya çevirmiştir.
Kaunos'un Karya-Likya sınırında
kurulduğu söyleniyor. Antik Kaunos Kenti, denizden 152
m. yükseklikte Akropol is ile onun güneybatısındaki,
yüksekliği yaklaşık 50 m. olan Küçük Kale ve bu iki
tepenin kuzeybatı eteklerinin oluşturduğu denize bir dil
gibi uzanan yarim ada üzerine kurulmuştur. Arkaik ve
Erken Klasik Çağlarda Kaunos, Akropol is ve Küçük
Kale'nin sırtlarında geçen surlar ile şehrin ortasında,
Agora'daki Vespasian Çeşmesi'nin 30 m. güneydoğusunda
açığa çıkartılan sur duvarlarının arasındaki çanak
içinde bulunuyordu. Şehrin iskan bölgesinin henüz
yeterince kazılmış olmaması, şehir planı hakkında
yeterli bilgiyi vermiyor. Ancak Hekatomnidler Dönemi'nde
genişletilen şehrin bir teraslar şehri olduğu açıktır.
Takip eden dönemlerde, önceki teraslar onarılarak
kullanılmaya devam ederken, yeni ve büyük teraslarda
inşa edilmiş.
"...Iyonya'ya baş eğdiren Harpagos, Karyalilar,
Kaunos'lular ve Likyalılar üzerine yürüdü.." der
Herodot. Geçmişi M.Ö 10.yy kadar uzanan Kaunos kenti ilk
kez Herodot'un tarih kitabında görülür. Kaunos Perslerin
Güneydoğu Anadolu'yu ilk istilası sonrası Pers idaresine
girmiştir. Persler iç islerine karışmamışlar ve fazla
vergi almamışlar. Buda kentin çabuk kalkınmasına neden
olmuştur.
M.Ö. 387 yılında Hellenler ile imzalanan Kral Barısından
sonra Kaonus, kendilerini Pers Satraplari olarak
tanımlayan yerel bir sülalenin, Hekatomindler
Sülalesinin yönetimi altına girmiştir. Asya' nın Büyük
İskender tarafından istila edilmesi ile Persler'in
bölgedeki yönetimi sona ermiştir. Büyük Isken derin M.Ö.
323 yılında ölmesi üzerine yeni Satraplik dağılımında
Karya'nin Asandors'a verilmesi üzerine Kaunos,
Rodoslular ile birlikte hareket etmiş ve Anadolu
kıyısında ki ve kıyıya yakin şehirlerini içine alan
Rodos Periasi'na dahil olmuştur. Kent, M.Ö. 3 yy'da
sürekli olmasa da Ptolemaioslar'in yönetiminde
kalmıştır. Ptolemaioslar'in bu hakimiyeti M.Ö 288-287
yılına tarihlenen Lmyra'da bulunmuş bir karar yazıtı ile
teyit edilmektedir. Kaunos'un Rodos'a karsı M.Ö. 167
yılında ki isyanı sonrası kent, Roma Senatosu kararı ile
Rodos hegemonyasından kurtulmuş, bağımsızlığını
kazanmıştır. M.Ö. 88 yılında ki Mithridates savasından
sonra Romalılar Kaunos'u Rodos'un idaresinde
bırakmışlardır. Çok geçmeden ( M.Ö. 84-81 ) Rodos'un
idaresinden kurtulmuş olan kent, artik Roma'nın Asya
eyaletine bağlı şehirlerinden biri olmuştur. Kentin
Hıristiyanlık çağında uzun ve önemli bir tarihi geçmişi
vardır. Genç Antik dönemden başlayarak Orta Çağın
içlerine kadar Doğu Roma ve Likya kilisesi eyaletine
bağlı kalmıştır. Kent iki Bisof ( Hıristiyan aleminin en
yüksek rütbeli din adamı ) ile temsil ediliyordu. Bu
dönemle birlikte kent artik iki isimle anılmaktadır.
Kaunos-Hagia.
Gittikçe bir köy kimliğine bürünen
Kaunos, 13. yy 'in üçüncü çeyreğinden itibaren bölgeye
hakim olan Uçtürkler'in 15. yy'in baslarından itibaren
ise Mentesoğulları'nin hakimiyeti altındadır. Fatih
Sultan Mehmet zamanın da, Menteşe Beyliği'nin de ortadan
kalkması ile tüm Batı Anadolu, Osmanlı idaresine
girmiştir 1921 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devletinin
Muğla İli köyceğiz ilçesi bağlı bir belde iken 1987
yılında Ortaca İlçe olunca Ortacaya bağlı Dalyan Beldesi
olmuştur Dalyan .Okçular ,
Dalyan`a bağlı bir köy olup, Kanuni Sultan
Süleyman Rodos seferi esnasında ordusundaki okçuları
burada konuşlandırdığından bu ismi almıştır